Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Sinop Tarihi Cezaevi, artık yalnızca geçmişin sessiz şahidi değil, geleceğe ışık tutan bir kültür ve hafıza yeri olarak tekrar hayat buluyor.” dedi.
Ersoy, Avrupa Birliği’nin (AB) takviyesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığınca restore edilen Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi’nin açılış merasiminde yaptığı konuşmada, onarım projesinin AB ile “Ortak Kültürel Miras: Türkiye ve AB Ortasında Muhafaza ve Diyalog Faz 2 Projesi” kapsamında hayata geçirildiğini söyledi.
Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi’nin sadece taş duvarlardan ibaret olmadığını kaydeden Ersoy, Sabahattin Ali, Kerim Korcan üzere Türk edebiyatının usta isimlerinin, müellif ve şair Eşber Yağmurdereli, siyasetçi Zeki Özturanlı üzere isimlerin Sinop Cezaevi’nde bir periyot yattığına, Sabahattin Ali’nin “Aldırma Gönül” şiirini bu duvarların arkasında yazdığına işaret ederek, “Sinop Tarihi Cezaevi, sırf taş duvarlardan ibaret değildir, edebiyatımıza, sanatımıza ve ortak hafızamıza kazınmış güçlü bir simgedir.” diye konuştu.
Bakan Ersoy, yaklaşık 8 milyon avroluk bütçe ile yürütülen projenin her kademesinde, hem tarihe vefa gösterdiklerine, hem de bu toprakların kültürel mirasını gelecek jenerasyonlara aktarmayı hedeflediklerine dikkati çekerek, AB’nin yanı sıra Bakanlık olarak bu süreçte projeye teşhir, tanzim ve yürüyüş yollarının imali için 180 milyon lira dayanak sağladıklarını lisana getirdi.
Projeyle tarihi yapının geleceğe ışık tutan bir kültür ve hafıza yeri olarak tekrar hayat bulduğunu vurgulayan Ersoy, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Sinop Tarihi Cezaevi, artık yalnızca geçmişin sessiz şahidi değil, geleceğe ışık tutan bir kültür ve hafıza yeri olarak tekrar hayat buluyor. İki basamaklı olarak hazırlanan plan çerçevesinde birinci etapta, Sinop Tarihi Cezaevi onarım projesi ve alan idare planı hazırlandı. Projenin ikinci kademesinde ise, ‘Kültürel Miras Alanında Sivil Toplumla İş birliği’ kapsamında, Sinop Tarihi Cezaevi’nin onarımı tamamlandı. Çabucak akabinde da Bakanlığımızca teşhir-tanzim ve yürüyüş yolları imal işi başlatıldı. Bu kapsamda yürütülen çalışmalar kısa müddette tamamlanarak, Cezaevi Müzesi açılışa hazır hale getirildi. Onarımın yanı sıra hayata geçirilen hibe programlarıyla Türk ve Avrupalı sivil toplum kuruluşlarını da buluşturduk.”
Bu ortak kültürel mirasın korunmasına sivil toplum kuruluşlarının da dahil edildiğini anlatan Ersoy, böylece Sinop Cezaevi’nin yalnızca taş duvarlarıyla değil, insanlık için taşıdığı manasıyla da yine ayağa kalktığını aktardı.
Tarihi Cezaevi kültürel aktifliklerin ve sanatın merkezi olacak
“Burada, her taşın, her duvarın, her isimsiz adımın arkasında bir öykü var. Biz bu öyküleri koruyarak, Sinop’un ve Türkiye’nin ortak hafızasına sahip çıkıyoruz. Sinop halkının da gönülden sahiplendiği bu yer, sırf bir müze olarak kalmayacak. İçinde yer alan özel kısımlarla, sivil toplum kuruluşlarının, kültürel aktifliklerin ve sanatın merkezi olacak. Yaklaşık 3 bin 500 metrekarelik stant alanıyla, Karadeniz’in engin ufuklarıyla birleşen bu miras, Sinop’u bir cazibe merkezi haline getirecek. Kültürel mirasımız, sırf geçmişimizi anlatmaz, birebir vakitte geleceğimizi de şekillendirir. Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi, bu anlayışın en somut örneklerinden biridir.”
Ersoy, projeye katkı sağlayan Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’na, Dışişleri Bakanlığına, Merkezi Finans ve İhale Ünitesi’ne ve emeği geçenlere teşekkür etti.
“Burası topluluğun ve bağların merkezde olduğu bir mekan”
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Lider Vekili Jurgis Vilcinskas da Sinop Tarihi Cezaevi’nin değerli bir kültürel miras olduğunu hatırlattı.
Bugün ise yeni bir devri, yeni bir kıssayı kutlamak için bir ortada olduklarını vurgulayan Vilcinskas, bu yere yeni bir ömür vermenin, kültürün, sanatın ve diyaloğun kıymetli bir modülü olduğunu anlattı.
Bu dönüşümün “Ortak Kültürel Miras: Türkiye ve AB Ortasında Müdafaa ve Diyalog” programı sayesinde mümkün olduğuna işaret eden Vilcinskas, “AB’nin yaklaşık 8 milyon avroluk takviyesiyle hapishanenin kuleleri, avluları ve duvarları restore edildi. Tıpkı vakitte burası bir kültür ve sanat kompleksi olarak yine tasarlandı. Artık burası sadece tarihin hatırlandığı değil, birebir vakitte yaratıcılığın, topluluğun ve bağların merkezde olduğu bir yer. İşte AB ve Türkiye, tiyatroları, kütüphaneleri, müzeleri ve artık de Sinop’taki bu fevkalâde yeri restore ederek birlikte bu türlü bir köprü inşa ediyor.” tabirini kullandı.
Vilcinskas, kültürel bağların sırf binalarla oluşmadığını da belirterek, şunları paylaştı:
“Bu nedenle, onarımın yanında bu program kapsamında sivil toplum projeleri de desteklendi. Türkiye’den ve AB üye devletlerinden sanatkarları, sinema yapımcılarını, dizayncıları, kıssa anlatıcılarını ve kültürel STK’leri bir ortaya getirdi. Kukla tiyatrosundan kentsel tarihe, ahşap mirastan fotoğrafçılığa kadar bu projeler, kültürel mirasın topluluklar ve sivil toplum tam manasıyla dahil olduğunda canlandığını kanıtlıyor. Sinop bu bildiri için en doğru yer.”
“Avrupa Birliği bu seyahatte Türkiye’nin yanında olmaktan gurur duyuyor”
Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi’nin yalnızca bir hafıza yeri değil, yaşayan bir yer olmasını istek ettiklerini anlatan Vilcinskas, “Yerel ve memleketler arası toplulukların ve sivil toplumun konserler, stantlar, atölyeler ve sohbetler için bir ortaya geldiği bir yer. Gençlerin tarihten ilham aldığı, sanatkarların eser üretebildiği, vatandaşların mirasın hakikaten kendilerine ilişkin olduğunu hissedebildiği bir mekan. Avrupa Birliği bu seyahatte Türkiye’nin yanında olmaktan gurur duyuyor.” açıklamasında bulundu.
Konuşmaların akabinde kurdele kesiti yapılarak Sinop Tarihi Cezaevi ve Müzesi’nin resmi açılışı gerçekleştirildi.
Bakan Ersoy ve beraberindekiler, daha sonra tarihi yapıyı gezerek, içinde bulunan eserler hakkında yetkililerden bilgi aldı.
About The Author
More Stories
Kastamonu ve Sinop Kıyıları İçin Sağanak Uyarısı
Sinop Tarihi Cezaevi Müzesi Açıldı
Bayan Girişimciden Kavunlu Çikolata: Çankırı’nın Yöresel Lezzeti